Hiroki WAKAMATSU, PhD. Candidatea
Batılıların son elli yılda Aleviler hakkında yaptıkları çalışmalarında Aleviler özellikle “dini azınlık” olarak konu edilmektedir. Geneline bakılınca Alevilerle ilgili iki bakış açıları vardır: Birincisi, Alevilik çeşitli dinler ve inançlardan etkilenmiş senkretik bir dindir; özü itibarıyla İslâm dışındadır: Bu, genelde laik ve seküler oryantalistlerin görüşüdür. İkincisi, Alevilik, İslâmdan çok etkilenmesine rağmen özü itibariyle eski bir Orta Doğu Hıristiyanlığının devamıdır. Bu görüş, 18. yüz yılda misyonerler tarafından ortaya atılan bir görüştür; günümüzde dindâr Hıristiyan oryantalistler ve dinlerarası diyalog yürüten misyonerler aslında bu görüşü doğrudan veya dolaylı olarak savunmaktadırlar. Dolayısıyla, Alevilerin hıristiyanlaştırılması gereken insanlar olarak bakmaktadırlar. Ayrıca Sünnîler gibi İslâm’ın beş şartını yerine getiren Alevilere rastladıklarında, onlara “Sünnîleşmiş” veya “Sünnîleştirilmiş” demektedirler. Gerek Türkiye’de ve gerekse Avrupa’da çeşitli Alevi cemaatlerine bağlı kişilerle yaptığım görüşmelerde, batılılardan etkilenen çok az kimsenin dışında bütün Alevilerin kendilerinin Müslüman kabul ettiklerini anladım. Yaptığım araştırmalar sonucunda vardığım kanaat da, Alevilerin kendilerinin kabul ettiği inançtır: Alevilik, farklı yorumlarıyla ve bakış açılarıyla İslâmî bir meşreptir; İslâm dışı bir akım veya din değildir. E.W. Said’in Orientalism adlı meşhur eserinde de anlatıldığı gibi batılılar, Doğu’ya yani İslâm Dünyasına fethedilmesi ve hükmedilmesi gereken bir “Karışıt” olarak baktıkları için, Alevilik hakkındaki çalışmalarında Sünni-Alevi ön yargılarına vurgu yaparak, sonuçta Batı’nın Doğu’ya yönelik “Böl, parçala ve yönet” şeklindeki eski siyaset anlayışına hizmet etmektedirler. Bu makalede, özetle işaret ettiğimiz, Alevilik hakkında batılıların ortaya attıkları temel tezleri ele alan çalışmalardan örnekler vererek, onların kısa değerlendirmelerini ve eleştirilerini yapmaya çalışacağım.
Western studies on Alevis, which have been done during the last fifty years treat them particularly as “religious minority”. Generally Westerns have different views on Alevism: the first is that Alevism is a syncretic religion influenced by various ancient religions and believes including Islam; as to its essence, it is non-Islamic. This view is expressed by the majority of secular orientalists. According to the second view, Alevism is in essence a continuation of an ancient eastern sect of Christianism; yet it was influenced by Islam in the course of the long centuries of its history. This view is in fact the view of the 18th century missionaries; today it is directly or indirectly promulgated by religiously oriented orientalist , as well as by interreligious dialoguers. As a matter of fact, these Westerns regard Alevism as individuals to be evangelized. Moreover when they come cross Alevis who, like the Sunnis, performance five duties of Islam, they say: “they are Sunnitized people” When I met Alevis belonging to various Alevi communities, in Turkey as well as in Europe, I saw all the Alevis accept Islam as their proper religion, except for a few people who are either atheists and materialists or are under the influence of Westernes’ view. My personal view, which I have hold of the my long research into Alevism is the view of Alevites. Alevism is an Islamic understanding with some different interpretations and practices. As E. W. Said pointed out in his famous book “Orientalism”, the West has always considered the East, more particularly Muslim world, as “opponent” or “object” which must be ruled and conquered. Therefore the Western studies on Alevism is not free from this old political aim: “divide and rule” emphasizing more upon the divergencies of opinion and prejudices between Sunnis and Alevis.