Yusuf BENLİ
Dr. inönü.Üni. İlahiyat Fak.
Kargaşalı tarihi boyunca Şii toplumun korunmasında önemli bir rol oynayan Bedâ kavramı, zuhur etme veya şartların müdahalesinin yeni bir görüşe yol açması yahut daha önceki bir takdiri değiştirmesi anlamında kullanılmış, Allah'a nispet edilip edilemeyeceğiyle ihtilaf konusu olmuş bir kavramdır. Imamiyye'ye göre bedâ: İnsan kaderindeki zahirî değişiklikleri açıklamak için kabul edilen karmaşık kelami bir öğreti ki, bununla belirli bir değişebilirlik ilahî hükümlerin tezahürüne atfedilir. Bedâ fikrinin ilk defa; 67/686-87'de yapılan bir savaşta, mağlubiyetin bahanesi için bu kavrama başvuran Muhtar es-Sakâfî veya Abdullah b. Nevf tarafından: "Allah bana zafer söz vermişti, fakat daha sonra kendisine değişiklik zahir oldu (bedâ lehu)" diye ileri sürüldüğü nakledilen anlamda ortaya çıktığı kaydedilir. Imamiyye'de benimsenen Bedâ fikri; Zeydiyye, Mutezile ve Ehl-i Sünnet tarafından ise reddedilir. Gerçekte, bu konuda, Şii ve Sünni ulema çırasında tartışmaya yol açan; ilahî bedâ hususundaki bilgi problemidir. Bedâ fikrine karşı reddiyeci yaklaşıma göre; o, aşırı unsurların bir öğretişidir ve daha sonra gelişmekte olan Imamiyye tarafından kabul edilmiştir. Ancak mutedil Şiiler, amelî ve kelami gayeler için ilahî hükümde değişikliğe izin vererek, ilahî bilginin değişmezliğinin korunmasında hiçbir gayret sarfetmemişlerler. Aynı iddia sahipleri, İmamı Şii gelenekteki bedâ kavramının fikrî köklerini: bazı aşırı şahısların bedâ ile ilgili görüşlerine; Yahudilikteki bedâ anlayışına; Şiiliğin tarihî sürecinde siyasi ve içtimai amillerin tesirine dayandırmaktadır. Araştırmamız, bu çerçevede ele alınan bedâ kavramının dinî/fikrî köklerine dair reddiyeci yaklaşımın tezlerini tahlil etmektedir.
The concept of Badâ' has played a crucial role in the preservation of the Shi'i community throughout its turbulent history. The term bedâ (appearance or intervention of new circumstances leading to a new opinion or altering an earlier decision), both lexically and theologically, is an arguable concept. According to Emâmiya, Badâ' is a complex theological doctrine whereby a certain alterability is aıtributed to the manifestation of Divine decrees, this being held to explain apparent changes in one's destiny. The notion of badâ' is said to have been put forward first by Muhtar b. Ebî Ubeyd Sakâfî or Abdallah b. Nawf in a battle in 67/686-87, daiming to have received a promise of God to that effect and, after their defeat, explained that God had changed His decision or His mind (badâ' lahû). Badâ' is upheld in İmami Shi'ite doctrine and rejected by Zaydiyya, Mu'tazilah and Sünni schools. In fact, it is the problem of knowledge in Divine badâ' which led to much controversy between Shi'i and Sünni seholars. On the basis of rejectionist approach to badâ', İt became a theological doctrine of the Ghâliya, and was then, adopted by the nascent Emâmiya, but, moderate Shi'is spared no effort in safeguarding the immutability of Divine knowledge while allowing change in Divine decree for practical and theological ends. Yet, according to them, ideal origins of the concept of badâ' in Imâmî Shî'î tradition are opinions of some extremist personalities and Jewish beliefs. The concept of badâ' is used by Imamiyya for theological /political ends in Shî'î history. This artide, aims to analyse the thesis of opponent approachs concerning religious/ideal origins of the concept of badâ in Imâmî Shî'î tradition