Çeviri: Prof.Dr.M.S.HATİBOĞLU
Beşer tarihinin başlangıcından bu yana siyâsi iktidar. kendisini halkın gözünde meşrulaştıran bir kudsiyete bürünmektedir. Roma İmparatorluğunun ilk görünümünde olduğu gibi, hernekadar hükümdar herzaman ılahlaştırılmış olmasa bile, yine de din konusunda en yüksek karar merciidir. Bu durum ona, dîni kendi siyâsî çıkarları yolunda kullanma, ve karşılığında da, kendi dînini teb'asına kabul ettirme imkânı vermektedir. Her siyâsi anlaşmazlık din adına cezalandırılacak, ve her dînî ihtilaf, siyâsi otoriteye karşı bir isyan olarak değerlendirilecektir. Böylece ilk asırların hırıstiyan şehidleri, Roma İmparatorunun dinini reddetmiş olmaları sebebiyle, resmen cezalandırılmışlardır. Gerçekten de onlar bu redlcriyle İmparatorluğun birliğini tehlikeye sokuyorlardı. Aynı şekilde, Mekke'nin ilk müslümanlarına da, resmen işkence edilmiştir, çünkü o müslümanların tek tanrıcı îmânları, Mekke geleneğinin çok-tanrılıcılığını tehlikeye atıyordu, aslında onların tek tanrıcılığı, bilhassa Kâbe putçuluğuna bağlı Mekke ticaretine olduğu kadar, Mekke toplumunun kabileci yapısına da zarar verecekti.