• Ana Sayfa
  • Dergi Hakkında
  • Yayın Kurulu
  • Yazım Kuralları
  • İndeksler
  • Değerlendirme Süreci
  • Arşiv
  • Duyurular
  • İletişim
Dini Çoğulculuğun Kantçı Temeli ve Epistemik Belirsizlik Sorunu / The Kantian Basis of Religious Pluralism and the Problem of Epistemic Uncertainty
Cilt/Sayı
2013 24. cilt - 3. sayı
Yazar

Eyüp AKTÜRKa

aFelsefe ve Din Bilimleri Bölümü, Mardin Artuklu Üniversitesi İlahiyat Bilimleri Fakültesi, Mardin

Öz

Dini çeşitlilik sorunu çağdaş din felsefesi ve teolojinin karşılaştığı önemli sorunlardan biridir. Birçok din evrenin mahiyeti, kişinin geleceği gibi temel konularla ilgili farklı ve birbiriyle bağdaşmayan doğruluk iddialarında bulunmaktadır. Kişinin bu farklı doğruluk iddialarıyla karşılaşması onun kendi inancına dönük bir takım felsefi irdelemeler yapmasını zorunlu kılmaktadır. Dini çeşitliliğin dini inançlar üzerinde olumsuz bir epistemik etkisinin olduğunu düşünen birçok yazar bu dinleri bir kaynağa dayandırma veya onları epistemik anlamda eşitleme ihtiyacı hissetmektedir. Bu durum da dini çoğulculuğu felsefi tartışmalara konu yapmıştır. Dini çoğulculuk hipotezinin felsefi arka planına bakıldığında Kant’ın noumena/phenomena ayırımının belirgin bir etkisinden söz etmek mümkündür. Kant varlık alanını iki kategoriye ayırmaktadır: (i) İnsanın dil ve düşünce sınırlarını aşan kendinden/bizatihi varlık (an sich) ve (ii) İnsan bilincine (tecrübesine) konu olabilen varlık. Kant’a göre, kişinin bilgisinden bağımsız olarak var olan kendinden/bizatihi varlık noumen alanı temsil ederken; söz konusu dünyanın insan bilincine yansıması ise fenomen alana tekabül etmektedir. Kant’ın epistemolojik ilkesinden hareket edildiğinde Tanrı’ya ilişkin farklı doğruluk iddiaları sadece anlaşılamaz değil aynı zamanda beklenen bir durumdur. Fakat noumen alanın bütünüyle tanımlanamaz kabul edilmesi söz konusu alanın ontolojik statüsüne ilişkin şüpheleri de içermektedir. Tanrı inancının haklı bir temele sahip olabilmesi için O’nun ‘ne’ olduğunu ortaya koyabilecek epistemik bir gerekçe bulunmalıdır. O nedenle Kant’ın noumen-phenomen ayrımını dinlerin farklı hakikat iddialarını açıklamak için referans alan çoğulcu yaklaşım felsefi ve teolojik düşünce açısından tatmin edici değildir.
 

Anahtar Kelimeler
Dini çoğulculuk; dini dışlayıcılık; kant; numen/fenomen; epistemik belirsizlik; Hick; kendinden/bizatihi gerçek
Abstract

Religious pluralism is one of the major problems of the contemporary philosophy of religion and theology.  Many religions claim different and incompatible truths on fundamental issues such as the nature of the universe and the future of individuals. Such claims require people to do a number of philosophical considerations on their own beliefs. According to many writers religious pluralism has a negative epistemic impact on religious beliefs, so that they feel the need to attribute these religions to a source or synchronize them in epistemic sense. This situation has made religious pluralism a subject of philosophical debates. When we look at the philosophical background of religious pluralism hypothesis it is possible to talk of a significant effect of Kant’s Noumena / phenomena distinction. Kant divides the area of existence into two categories: (i) The real an sich that beyond the limits of human language and thought, and (ii) the real that could be a subject of human conscious (experience). According to Kant, the existence independent from the human thought presents noumena area; the appearance of that world to human conscious corresponds phenomena area. When we move from the epistemological principle of Kant, the different accuracy claims are not only incomprehensible but also an expected situation. However the acceptance of    noumena area as wholly nondescript also contains doubts about the ontological status of the area. There should be an epistemic justification that demonstrates ‘what’ He is, in order to the belief in God may have rightful basis. For that reason, the pluralist intuition that reference Kant’s noumena-phenomena distinction to describe the truth claims of different religions is not satisfactory in terms of philosophical and theological thought.

Keywords
Religious pluralism; religious exclusivism; kant; noumena-phenomena; epistemic uncertainty; Hick; the real an sich
 
« Önceki

loading

  • İSLÂMİ ARAŞTIRMALAR DERGİSİ - 2021