Davut ATEŞ
Dr., Araştırmacı.
1980'li yıllarla birlikte dünyada ekonomik serbestleşme hareketi, gelişmiş ülkeler dışındaki bölgeleri de kapsayacak şekilde genişlemeye başlamıştır. Daha önce uygulanan korumacı ve ithal ikameci politikalar yerini ihracata dayalı kalkınma stratejilerine bırakmış ve devlet ekonomiden çekilme yolunu seçmiştir. Bu süreç Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle birlikte daha önce görülmemiş bir hızda ve yoğunlukta yaygınlaşma yoluna girmiştir. Ekonomik serbestleşme ve akabinde beklenen kalkınma ve refah ümidi bugün artık evrensel amaçlar hâline gelmiş görünüyor. Bu yeni durum içerisinde İslam ülkelerinin ekonomik alandaki konumlannın belirlenmesi, üzerinde hassasiyetle durulması gereken konulardan biri hâline gelmektedir. Zira günümüzde İslam'ın modernizme alternatif bir dünya görüşü geliştirebilme kabiliyetine sahip olduğu yönündeki genel inancın gerçekleştirilmesinin en önemli araçlarından biri olarak görülmektedir ekonomik kalkınma. Ekonomik kalkınmanın İslam'ın alternatif olma kabiliyetine ne kadar katkı sağlayabileceği bir tarafa; ekonomik göstergelerdeki bir kısım değişikliklerin mutlak anlamda bir kalkınma mı yoksa küresel yapı içerisindeki göreceli dönüşümlerin sonuçları mı olduğu konusu ise genellikle önemsenmemektedir. Bu çalışmanın amacı önemsenmeyen bu tarafın aslında İslam ülkelerinin ekonomik kalkınmalarına ciddi sınırlar getirdiğini ortaya koymaktır.
Economic liberalization wave in the world began to enlarge to indude the regions outside the developed West beginning from 1980s. Protedonist and import-substitutionist polides of the former decades have been left aside and exportoriented development strategies have been adopted, and the state tended to withdraw from the economy. This process began to prevail at an unprecedented speed and intensity after the Cold War. Today it seems that economic liberalization and following development and the hope of welfare became universal objectives. Within this new context it becomes one of the most critical issues to analyze the economic position of the Islamic countries. Because economic development is being currently treated as one of the most important tools for the actualization of the belief that islam has potential to develop an altemative worldview to the modem one. Put aside the argument that to what extent economic development would contribute to islam's ability to become an altarnative; the issue that whether some changes in the economic indicators imply an absolute development or they are the results of relative transformation within the global strudure is generally underestimated. The aim of this essay is to demonstrate that this underestimated side in fad brings serious limits to the development of Islamic economies.