• Ana Sayfa
  • Dergi Hakkında
  • Yayın Kurulu
  • Yazım Kuralları
  • İndeksler
  • Değerlendirme Süreci
  • Arşiv
  • Duyurular
  • İletişim
Resâil fi’ş-Şecereti’l-İlâhiyye fî Ulûmi’l-Hakâiki’r-Rabbâniye /
Cilt/Sayı
2007 20. cilt - 4. sayı
Yazar

Prof.Dr. Hüseyin ATAYa

aAnkara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi, ANKARA
Öz

Bu kitabı tahkik etmiş olan, Dr. Mehmed Necip Görgün, uzun bir çalışmadan sonra kendisi bastırmıştır. Hiçbir ilmi kurum bunu basmayı üzerine almadığı gibi basıldıktan sonra da kendi kütüphanelerine alma gibi ilim sevgisinin gereğini de yapmamaktadır. Altmış yılını ilme, öğrenmeye ve öğretmeye veren bir kişi olarak, bu altmış yıl süresince İslam dünyasında ve Türkiye’de edindiğim kanaatimi dile getirmek istiyorum. Altmış yıl önceki ilim adamları ile şimdikileri karşılaştırıyorum, bugün altmış, elli veya kırk yıl sonraki İslam ilimlerini öğrenip öğretmede en azından kırk yıllık gerileme görüyorum. Elli yıl önce Mısır’da Ezher alimlerinden Halid Muhammed Halid, “Buradan Başlayalım” diye bir kitap yazıyor ve Ezher uleması, adamı “Ezher Uleması” kurumundan kovuyor. Çünkü kitabı dini yenilik yapmanın gereğini anlatıyor. Elli yıl önce Türkiye’nin köy ve kasabalarında ölülerin cenaze namazını kıldıracak kadar bilgi sahibi bir imamın olmadığını, o zamanki Diyanet İşleri başkanı resmen açıklıyordu. Altı sene önce Mısır’a gittim, yapmış olduğum konuşmada geçmiş alimlerin kendilerinden önceki alimleri tenkit etmelerine bir örnek vermek istedim, bir alimi diğer bir alimin tenkit etmesini anlatmaya bile tahammül edemedikleri için beni hemen susturdular ve sözümü tamamlamaya bile müsaade etmediler. Profösör olan Ezher camiinin şeyhinin Cuma hutbesini dinlemeye gittim. Bugün camilerde okunan Cuma hutbelerinden farkı olmadığını gördüm. Sanki bugünkünün Arapçası veya bugünkü onun Türkçe tercümesiydi. 1950’den sonra Türkiye’de İmam Hatip Liselerinin açılmasıyla artık cenaze namazlarını kıldıracak imamlar yetişmeye başladı. Bugün İlahiyat Fakültesi’ndeki akademisyenler ve Diyanet İşlerinde bulunan akademisyen olan ve olmayan İlahiyatçıların İslam dinini incelediklerini ve hassas noktalarını 1950 den önceki medrese müderrisleri kadar derinliğine inmediklerini ve buna çaba göstermediklerini söylemek doğru değildir. Ancak İslam inancı ve ahlakı açısından bildikleri doğruları geleneklere ters düşmelerinden dolayı açık ve net olarak açıklayıp söylemeye cesaret göstermediklerine yapılan şikayetler bulunmaktadır. Umulur ki, bu şikayetlere konu olanlar düzeltilir.
 

 
« Önceki

loading

  • İSLÂMİ ARAŞTIRMALAR DERGİSİ - 2021