Faruk KARACA
Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı
Atasözleri, "zamanla çok defa gerçek anlamları yerine mecazlı bir mâna kazanarak sözlü gelenek içinde nesilden nesile aktarılan ve halk hafızasında yaşayarak halka mal olan kalıplaşmış ifadeler" olarak tanımlanmaktadır1. Mutlaka bir hüküm ifade etmeleri atasözlerini deyimlerden ayırırken, anonim olmaları ise onları vecizelerden ayırmaktadır. Atasözlerinin geniş zaman kipiyle kullanılmaları, atıfta bulundukları gerçeklerin geniş bir zaman periyoduna yayıldığına işaret etmektedir. Zira deyimler, kısa periyodu ve anlık durumlara atıfta bulunmakta ve mastar kipiyle ifade edilmektedir. Bu durum atasözlerinin deyimlerden daha fonksiyonel olduğu şeklinde yorumlanabilir. Nitekim atasözlerinin kültürel altyapıya bakmaksızın çok geniş bir kitleye hitap etmesi, onların insanların hayatını yazılı geleneklerden daha fazla etkilemesi gerçeğini de açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Kısa ve veciz olmaları ise, atasözlerinin insanlar üzerindeki etkisini artırıcı, ayrıca bir özellik olarak değerlendirilebilir. Zira bazı durumlarda sayfalarca izah edilebilecek meseleler çoğu zaman bir atasözüyle oldukça kısa ve net bir şekilde ifade edilebilmektedir.