Dr.Mehmet GÖRMEZ
A.Ü. İlahiyat Fakültesi
İslam'ın Kur'an'dan sonra ikinci kaynağı olan Sünnet ve Hadisin Sübüt ve Sıhhat problemi islam âlimlerini başlangıçtan günümüze kadar meşgul etmiş ve meşgul etmeye de devam etmekledir. Başta Muhaddisler olmak üzere. islam âlimlerinin bu problemi halletmek yolunda sarfettikleri çaba ve gayretlerini takdir etmemek mümkün değildir. Ne var ki. Sünnet ve Hadis ile ilgili problemler sâdece sübût ve sıhhat meselesinden ibaret değildir; sahih bir isnadla sabit olduğu kabul edilen hadislerin delâlet sorunu, doğru anlaşılması ve doğru yorumlanması meselesi, en az sühût ve sıhhat problemi kadar önem arzetmektedir. Zira dinin nass olarak kabul ettiği metinleri anlamak için şariin gaye ve maksatlarını tesbit etmek esastır. Ancak bu gaye ve maksadı peygambere iaidiyetinde şüphe olan. başka bir ifade ile. delaleti zatini olan lafızlardan dilbilgisi kuralları ile istinbal etmek mümkün değildir. Sözlü iletişim (şifahi rivayet) ile nakledilen hadislerin birçok ağız (râvı) değiştirmesi, şifahî rivayetlerden yazılı metinlere dönüşmesi, bir kısmının yazı ile teshilinin gecikmesi, daha da önemlisi, büyük bir kısmının lafzen değil de mânâ ile rivayet edilmesi hadislerde bir delâlet problemi doğurmuştur.