Abdülkadir ÖZCAN
Eski Türk devletlerinde hükümdarın ölümünden sonra, oğulları arasında çıkan taht mücadelelerinde biri başarılı olamazsa devlet parçalanır ve yeni devletler ortaya çıkardı. Hunlar'da. Göktürkler'de, Tabgaçlar'da, Bulgarlar'da, Türgişler'de ve İslâmiyetten sonraki Türk devletlerinde bunun örnekleri görülmektedir, islâmî Türk devletlerinde bir bölgenin idaresini üstlenen hanedan üyeleri, orada merkezdekine benzer bir hükümete; ayrı vezirlere ve askerî güce sahip idiler. Kendi adlarına hutbe okuturlar, nevbet çaldırırlar ve izne bağlı olarak para bile kestirirlerdi. Fakat merkezdeki sultanın yüksek iktidarını tanırlar; idarî ve askerî politikalarını merkeze paralel olarak yürütürler, aksi takdirde takibata uğrarlardı. Veliahdlık müessesesi Bozkır döneminden beri devam etmekle birlikte, hanedan mensupları, aileden intikal eden "kut"un yani uğur, baht ve talihin kendilerinde de bulunduğu düşüncesiyle iktidarı ele geçirmeye çalışırlardı. Büyük huzursuzluklara yol açan bu mücadeleler sonunda, gerçek "kut"un tahta geçende olduğuna inanılırdı. Böylece gerçekleşmiş birliğe karşı direnenler ise cezalandırılırdı. Karahanlılar'da, Selçuklular'da ve Harezmşahlar'da bunun örnekleri vardır.