Halil İbrahim ŞİMŞEK
" Yard.Doc.Dr., Hitit Üniv. İlahiyat Fak
Tasavvuf ekolleri/tarikatlar ortaya çıktıkları bölgelerin sınırlarını aşarak etkili temsilcileri vasıtasıyla Müslümanların yaşadığı diğer topraklara yayılmışlardır. Söz konusu oluşumların mensupları bu yayılma sürecinde ulaştıkları bölgelerde var olan toplumsal, kültürel ve düşünsel durumlara bir şekilde tesir etme imkânı bulmuşlardır. Bunun ötesinde adapte oldukları bölgelerdeki siyasal yönetimlerin kendilerine karşı tutumlanna göre belli ilişkiler ağı kurmuşlar ve bu süreçte benimsedikleri düşüncelerde oluşan özel vurgu alanları, söz konusu ilişkiler ve fikrî ihtiyaçlar doğrultusunda netlik kazanmıştır. Böylece genelde toplumla kendi aralarında doğrudan bağ kurmayı başaran sufiler, düşüncelerini daha anlamlı ve ehline has bir şekilde ifade edebilecekleri yeni tasavvufî kavramlar geliştirmişlerdir. Bu şekilde belli ihtiyaçlar ve onları karşılamak üzere gerçekleştirilen gayretler neticesinde ortaya çıkan yeni tasavvufî kavramların doğru bir şekilde anlaşılabilmesi için anlam değişmesine ve daralmasına veya genişlemesine uğradıkları tarihsel arka planlarının da göz önünde bulundurulması gerekir. Ancak böyle bir yaklaşımla sufilerin geliştirdiği fikirleri daha doğru anlama ve değerlendirme imkânı elde edilebilir.